Suludere Güreş Takımı Antrenörü Abdullah Çetin Hoca'nın iki oğlu vardı. İkisi de güreş sporu ile ilgilenmediler. Dedeleri Diremsizin Hafız, Kiraz’ın namlı güreşçilerindendir.
Racun Önder, Suludere İlkokulu'nda okurken güreş sporuna başlamış, 15 sene Kiraz ve havalisinde güreşmiştir. Rahmetli Kışlalı Memed, Racun Önder’i çok sever, hürmet eder ve ikramlarda bulunurmuş. Kışlalı Memed, onu ‘küçük pehlivanım’ diye çağırırmış.
Çerkez İsa ile Kirazlı Pehlivan Dayı, güreşlerde eşleşirlerdi. Çerkez İsa, sağlam bir güreşçiydi. Ama ne var ki Pehlivan Dayı, ondan daha iyi güreşirdi. Çerkez Hasan, Ertuğrul köyü güreşçilerindendir. Güreşte parmakçı denilen oyun stilini iyi bilirdi. Genellikle Suludereli Deli Raşit’le eşleşirdi. Her seferinde Çerkez Hasan, parmakla kispeti kavrar ve oyuna geçerdi. Fakat Deli Raşit, Çerkez’in bu oyununa gelmez ve karşı bir oyunla Çerkez’i yenerdi. Bu yüzden Çerkez Hasan, Deli Raşit’le güreşmek istemezdi. Deli Raşit için, "Bu adamı benim karşıma bir daha çıkarmayın" derdi.
1960’lı yıllarda Kiraz ve çevresinde güreşen namlı güreşçiler şunlardır: İğdeli köyünden Demirci Hüseyin, Karaburç köyünden Memioğlu Osman, Posta, Medet, Hüseyin Pehlivan'ın Tombul, Suludere köyünden Deli Ağa'nın Hüseyin, Deli Ağa'nın Mustafa (bu iki güreşçi kardeştir), Deli Ahmatoğlu Hüseyin Pınar, Racun Önder, Eski Muhtar Nurettin, Abdullah Çetin, Benli Hüseyin, Berber Yaşar, Ozan köyünden Keskin'in Abdurrahman, Keskin'in Hüseyin (bu iki güreşçi kardeştir), Pehlivan Mustafa, Çömlekçi köyü İskenli mahallesinden Mehmet Ali, Çavuşoğlu Mustafa, Suludereli Raşit Yılmaz, Umurcalı köyünden afacanların kardeşi Göde Üsen (bacaksız), Amca'nın Memed, Hallardan Koca Kamil (Abdoğlu Kamil), Tekbıçaklar köyünden Dedeoğlan'ın Üsen, Sarıkaya köyünden Şahinlerden Hakki, Suludere'den Esen'in Halil Çoban, Sarıkaya köyünden Kocaayhan'ın oğlu Mustabey.”
İğdeli köyünden Demirci Hüseyin, Kiraz Ovası'nın başpehlivanıdır o yıllarda. Racun Önder, askerden geldikten sonra Demirci Hüseyin ile güreştirilmek istenmiş fakat başpehlivan güreşmek istememiştir. Demirci Hüseyin Pehlivan, o yıllarda oldukça yaşlanmış ve güçten de düşmüştür. Racun Önder anlatıyor: “Ben askerden yeni gelmiştim. Son bayram, Gencer Günü olsa gerek. Hüseyin Pehlivan ile beni güreştirmek istediler. Demirci Hüseyin Pehlivan, benden on yaş büyüktür. O tecrübeli, ben ise daha güçlüydüm. Biz güreşemedik. Demirci Hüseyin Pehlivan, benimle güreşmek istemedi. Sebebini bilmiyordum. Davul ve zurnayı durdurdu ve güreşi bitirdi. Ben, önce yenilmek istemediğini düşündüm. O, yaşlı bir başpehlivandı. Seyircilerin karşısında bir yenilgi almak istemiyordu. Bizi cazgır yanına çağırdı ve güreşi (güreşmeden) berabere ilan etti. Birlikte seyircilerden 375 lira bahşiş topladık. Demirci Hüseyin Pehlivan, topladığı paraları bana verdi. Ben almak istemedim. Fakat Demirci Hüseyin, ‘Bu para senin hakkındır evlat ‘ dedi ve hepsini bana verdi.”
O tarihlerde Karaburç köyünde de zorlu güreşler olurdu. Genellikle bayramlarda tertip edilen güreşlere çevre ilçelerden ve köylerden meraklılar akın ederlerdi. Nadir de olsa Kırkpınar’da güreşen bazı pehlivanların bu güreşlere geldikleri bilinmektedir. Karaburç, Suludere ve İğdeli köyleri, bir zamanlar güreş sporu ve güreşçileriyle anılan beldelerdir. Kiraz’ın bu köylerinde dedeler, torunlarına geçmişin bu güzel geleneğini anlatırken o günleri adeta tekrar yaşamaktadırlar.
Geleneksel olarak yıllarca devam eden Karakucak Güreşleri, Kiraz'ın spor tarihinde önemli bir yere sahiptir. Eski adı Keles olan ilçe, Orta Asya’dan göç ederek bu bölgeye yerleşen Kayı boyundan Sarıkeçili yörüklerinden oluşmaktadır. Yörük, "Yürüyen Türk" demektir. Yörükler, sürekli hareket halindedir. Yörükler arasında güreş ve ata binme sporları yaygındır. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in tavsiye ettiği sporlar arasında güreş sporu da yer almaktadır. Bu nedenle Kiraz’da güreş sporunun Yörük oymaklarının bu bölgeye göç ettikleri tarihten bu yana devam ettiğini söyleyebiliriz.
Selam ve muhabbetle, sağlıcakla kalın efendim...