Büyük olsun, hepimizin olsun

Kendi facebook sayfamda; ‘’Söz konusu Kiraz’a hizmet ise gerisi teferruattır’’ başlıklı bir yazı yayımladım. Aynı yazı Kiraz-Der’in facebook sayfasında ve Semih Dursun’un çıkardığı Doğuş gazetesinde de yer aldı.

Yazıya yönelik bir iki yorumdaki eleştirilerin kişiselliğe dönüşmesini kafama takmadım ama amaçları sadece Kiraz’a hizmet olan genç arkadaşlarımızın kurduğu derneğin facebook sayfasının siyasi tartışma platformu haline getirilmesine üzüldüm.

 Cevap hakkımı da bu yazıya sakladım.

Öncelikli cevabım, ‘’Yazı Tunç Soyer’i eleştirmek için yazılmış’”ifadesine…

Bu ifadeden anlaşılıyor ki kendimi ifade edememişim…

ELEŞTİRİLERİM BÜROKRATİK ZİHNİYETE

Tunç Soyer, hayatta en son eleştireceğim kişidir.  Semiha Öğretmen ile nikahımızı kıyan kişi olması ve ailecek görüşmemiz bir yana, onun Seferihisar’da yaptıkları, hibrit ve GDO’lu tohuma karşılık ata tohumuna sahip çıkması, eşi Neptün Hanım ile birlikte üreticilere destek vermesi, karakılçık buğday üretimini yaygınlaştırması beni her zaman gururlandırmıştır. Onun Seferihisar Belediye Başkanlığı’ndan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na ulaşan yolculuğunda da kendisine verdiğimiz desteği seferihisar.com’un yazarlar bölümündeki yazılarımda ve Seferihisar Yeni Haber gazetesindeki boy boy resimli haberlerimizde görebilirsiniz.

Yani sizin anlayacağınız; ben Soyer’i değil, İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokratlardan bazılarının, ‘patrona şirin görünme zihniyetlerini’  eleştiriyorum… Kiraz’a şaşı bakan da Tunç Soyer değil, Aziz Kocaoğlu döneminden bu yana burunlarından kıl aldırmayan İzmir’deki bu bürokratlardır.  Bizzat yaşadığım iki ayrı yol konusunda bunu bariz bir şekilde gördüm.

Büyükşehir’in Kiraz’a yaptığı hizmetler konusunda bilgi eksikliği iddiasına gelince… Olabilir, ama ben belediyelerin yapması gereken rutin hizmetlerle ilgilenmiyorum. Onlar zaten asli görevleri.

Üstü kapalı olarak Kiraz’da yaşamadığım, Kirazlı olmadığım iddiaları var.

Kiraz’da yedi yıl öğretmenlik yaptım. Rahmetli eşim Ayşe ile Kiraz’da evlendim, büyük kızımın nüfus cüzdanında doğum yeri olarak Kiraz yazıyor. Şu andaki eşim Semiha Öğretmen de Kirazlı… İki üç haftada bir Kiraz’a gelir, 5 dönüm zeytinliğimizde çalışır, aile büyüklerimizi ziyaret ederiz ama son dönemde bu düzenli ziyaretlerin aksaması korona yüzündendir.

Kaldı ki iletişim çağındayız. Bilgisayarın, telefonun tuşlarına basınca saniyesinde her bilgiye ulaşılan bir çağda yaşıyoruz. Kiraz’ı sevmek, Kiraz’ın çok daha ileri noktalara gelmesini istemek için bunlar yeterli değil mi?

Bu mantıkla yaklaşıldığında aralarında Ödemiş, İstanbul veya İzmir Büyükşehir belediyesi başkanlarına da ‘’Siz doğduğunuz yerde niye görev yapmıyorsunuz mu’’ diyelim.. Bu nasıl bir anlayıştır Allah aşkına..

İŞBİRLİĞİ… İŞBİRLİĞİ… İŞBİRLİĞİ…

Diğer bir konu; Büyükşehir ile Kiraz Belediyesi yetkililerine diyoruz ki Kiraz için işbirliği yapmanız hem ilçemizdeki hizmet kalitesini hem hizmetin hızını artırır… Bunun için Ankara’dan esen siyaset rüzgarına kulaklarınızı tıkayın, elde fırsat varken birlikte yapılabilecek her şeyi yapın.

Bunları söylerken Kiraz’a hiç hizmet gelmemiş gibi ilkel bir iddiada da bulunmuyorum tabi ki… Öncesini bilemiyorum. Rahmetli Nusret Güner’den bu yana Ahmet Faruk Niğde, Yaşar Sarı, İzzet Eryılmaz, İsmet Korkmaz ve Saliha Özçınar dönemlerinde taş üzerine taş konmuştur elbette. Hepsine teşekkür ederiz.

Şimdi de iki belediyenin işbirliği ile başka işler de yapılsa kötü mü olur?… Mesela arıtma tamamlansa, modern ekin ve saman pazarı açılsa, mesela sebze ve meyve satışı için toptancı hali kurulsa, mesela Ödemiş’e kadar gelen tren yolu Kiraz’a kadar uzatılsa, mesela Ödemiş yolu bir an önce tamamlanıp bölünmüş halde Sarıgöl’e kadar ulaşsa, tarımımızı mahvedecek jeotermal enerji santralına karşı kol kola mücadele edilse, belediyelerin imkanları ilk elden ucuz yem, ucuz saman temini için kullanılsa, seferberlik başlatılarak dağ köylerinin kızları başlık parası ile evlendirilmekten kurtarılarak hayallerine ulaşmalarına imkan sağlansa fena mı olur?.. Söyleyin fena mı olur?  

Bakın kardeşim, ben AK partili, Halk Partili, Vatan Partili, MHP’li veya bir başka partili değilim. Hiçbir partinin üyesi, destekçisi, tetikçisi, sempatizanı olmadığım gibi düşmanı da değilim... Sadece; öğretmenlikten gazeteciliğe geçtikten sonra tanıdığım dünyanın çok farklı olduğunu görerek 40 yıldır partiler üstü siyaset izleyen bir yurtseverim.

‘’Kiraz küçük olsun, benim olsun’’ değil, büyük olsun, hepimizin olsun derdindeyim…

Bilmem bu kez kendimi ifade edebildim mi?..