"İki bin yirmi yılı, çok uğursuz geldi" diye söylemiştim. Doğru çıktı.
Çığ altında kalan vatandaşlar, depremde hayatını kaybedenler, Suriye'deki şehitlerimiz... Canımız çok yandı çok!
Şu çığ altında kalan vatandaşlarımızın çığ altında kalma nedenleri, epey tartışılacak gibi görünüyor.Çığ bölgesinde ağır makinelerle çalışılmayacağını ve bu durumda ikinci bir çığ olasılığının kaçınılmaz olduğunu uzmanların bilmesi gerekmez miydi?
Hayatlarımız çok ucuz çok. İşi uzmanlara bırakmayı öğrenemedik gitti. Trafik kazalarında yapılan bilinçsizce kurtarma çalışmaları, kaç kişinin canına neden oluyor? Belki beyin kanaması geçiriyor, bırak kardeşim uzmanlar işini yapsın.
Yardımsever milletiz, bunda bir şüphe yok.
İçimi yakan başka bir olay. Hatay'da "Çocuklarım aç" diye kendini yakan baba Adem Yarıcı, Allah rahmet eylesin, boyacılık yapıyormuş. Epeydir iş bulamamış, kendini yaktı. Amacı kendini öldürmek değildi, sorununu yetkililere duyurmaktı. Yanlış yol tercih etti, hayatıyla ödedi. Eski eşi Bahar Hanım, "Psikolojik sorunları vardı" diyor. Bence sorun işsizlik, parasızlık.
Türkiye; bir an önce üretim ekonomisine geçip hızla üretmeli, işsizlik sorunu bir an önce ele alınmalı.
Üretim, üretim, üretim... Tek çıkış yolu bu.
Bir de uçak kazası. Pistten çıkan uçak üçe bölündü, az zayiatla atlattık. Yaralılara acil şifa, ölenlere rahmet diliyorum.
Uğursuzsun işte iki bin yirmi, uğursuz.
Korona virüsü hızla yayılıyor, Tayland'da biri alışveriş merkezine tarıyor, dünyanın çivisi mı çıktı ne!
DOSTÇA KALIN,
HOŞÇA KALIN,
ATATÜRK'TE KALIN...
Tel: 0 545 305 92 42