Kiraz, yayla hayvancılığı ile de kazanır
İzmir genelinde faaliyet gösteren tarımsal kalkınma kooperatiflerinin çatı örgütü ve Köy-Koop’un kurucu ortağı Köy-Koop İzmir Birliği’nin faaliyetleriyle ilgili bilgi almak amacıyla birlik başkanı Neptün Soyer ile seferihisar.com adına bir röportaj gerçekleştirdik.
Neptün Soyer, eşi Tunç Soyer’in İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçilmesinin ardından, tarımsal kalkınma alanında önceki başkanlar döneminde atılan adımların daha da hızlandırıldığını ve geliştirildiğini açıkladı.
MERA HAYVANCILIĞI DESTEKLENİYOR
Röportajda iki konu fazlasıyla dikkatimi çekti.
Bunlardan birisi; Bergama’da mera hayvancılığı projesinin gerçekleşmiş olması, diğeri de süt paketlemede büyük firma tekelinin kırılma aşamasına gelinmesiydi.
Birinci konu Kiraz için de önemli.
Kiraz’ın coğrafi yapısı mera hayvancılığına uygun değil ama yaylalarımız ve yaylalarda otlayan ineklerimiz var. Endüstriyel süt üretme amacı taşımadan, evlerinin süt, yoğurt, çökelek, tereyağı ihtiyacını karşılamak, artanlarını da çarşamba günleri kurulan Keles pazarında satmak amacıyla hayvan besleyen ailelerin, hayvanlarını büyük ölçüde otlatarak beslediğini, imkanı olanların haftada bir iki çuval da sanayi yemi kullandığını biliyoruz.
KİRAZ İÇİN DE ŞANSTIR
GDO’lu veya hibrit tohuma karşı daima doğal ve geleneksel üretimi savunan, bu doğrultuda mücadele eden Neptün Soyer’in Köy-Koop İzmir Birliği başkanı olması Kiraz için de şanstır. Neptün Hanım, Bergama’da tarımsal kalkınma kooperatifleri aracılığı ile mera sütünü kutu sütü olarak market raflarına taşıdıklarını, bundan hem hayvanlarını doğal ve geleneksel yöntemlerle besleyen küçük ailelerin hem de bebekleri, anneleri ve beslenmesine özen gösteren yurttaşlarımızı, ileride ne getireceği belli olmayan GDO’lu süt ve süt ürünlerinden koruduklarını söyledi.
Kiraz’daki kooperatif veya birlikler de Köy Koop İzmir Birliği ile işbirliği yaptıkları takdirde yayla sütünün kutu sütü olarak pazarlanması mümkün olacaktır.
UHT TESİSİ KURULUYOR
İkinci konu adeta bir ipucu… Üreticiden kuruşlu rakamlarla alınan sütün, kutuya girince neden liralı rakamlarla satıldığını hep merak ederdim. Meğer paketleme bir hayli maliyetliymiş. Tarımsal kalkınma kooperatifleri, sütlerini kutu başına 1 lira 30 kuruş ile 1 lira 50 kuruş arasında değişen paralar ödeyerek ambalajlatabiliyormuş. Neptün Hanım’dan öğrendiğimize göre İzmir Büyükşehir Belediyesi, kısa adı UHT olan süt ve süt ürünleri paketleme tesisi kurmak için çalışmalar yürütüyormuş… Bu proje hayata geçtiğinde; paketlenme imkanı artacak olan mera ve yayla sütü ile doğal ve geleneksel süt ürünlerinin önü biraz daha açılacak, çok daha fazla eve sağlıklı süt veya süt ürünleri girecek demektir.
İşte belediyelerin faaliyetleri arasında bu tür çalışmalar olmalıdır.
Yoksa ‘kahrolsun’ edebiyatı ile emperyalizmin, GDO, tohum ve ilaç kartellerinin kahrolmadığını; bu arada biçki dikiş, ahşap boyama, incik boncuk dizme gibi uyduruk projelerin halkın bütçesine zırnık faydasının olmadığını artık gördük, anladık.
Son yıllarda çok geliştirilen milli savunma sistemleri ile silah tekellerinin sömürgesi olmaktan kısmen de olsa kurtulabildiğimiz gibi mera ve yayla hayvancılığı ile de GDO’lu yeme mahkum olmaktan kurtulabilir, bir nebze de olsa, genetiği değiştirilmiş soya ve mısır kullanılan şaibeli sanayi yeminin, geleceğimizi tehdit etmesinin önüne geçebiliriz.
