İdlib'de 36 şehidimizin haberini alınca içim yandı, sanki içimden bir şeyler eridi gitti.
Bir saat sonra tansiyonum 12-20, acil hastaneye. Hala tansiyonla uğraşıyorum, bir türlü inmiyor.
Ya serbest bırakılan mültecilerin dramı? Yunan sınırını aşmak için verdikleri mücadele? Çoluk çocuk, yaşlı ne yerler ne içerler, ihtiyaçlarını nasıl giderirler?
Elbette ülkemize giriş yapan mültecilere kızıyoruz ama onlara ülkemizin kapılarını açan biz değil miyiz? Onları Avrupa'nın üzerine tehdit olarak sürmek!
Mültecilerin durumundan ders çıkarmamız gerekmez mi? Savaşın acı yüzünü görmüyor muyuz?
Sosyal medya bir alem. Bazıları, "Girelim, Suriye'yi alalım" diyor, bazıları da abartılı haberler üzerinde yorumlar yapıyor. Sanki Suriye bir günde alınacak. O Suriye, kaç yıldır Amerika'yla, içindeki terör unsurlarıyla savaşıyor ve yolun sonuna geldi. İttifakları sağlam. Yanına Rusya'yı almış. Akıllı, sakin ve sağduyulu olmak lazım.
Dünyanın belası koronavirüs, Fransa'yı da sardı. Benim oturduğum şehre daha ulaşmadı, eli kulağında.
Allah'ım, bizi belalardan koru. Yetkililerin doğru, aklı selim karar vermesini ihsan eyle. Amin!!!!
Bu haftalık içimden daha fazla yazmak gelmiyor.
HOŞÇA KALIN,
DOSTÇA KALIN,
ATATÜRK'TE KALIN...
Tel: 0 545 305 92 42